Olağan dışılık ne demek ?

Deniz

New member
[color=]Olağan Dışılık: Sıradışılığın Sade Hali

Düşünsenize: her şeyin olması gerektiği gibi olduğu, kimsenin kimseyi şaşırtmadığı, herkese malum, her şeyin sıradan ve tekdüze olduğu bir dünya… Ciddi anlamda sıkıcı değil mi? Hadi itiraf edin, bazen hayatın alışıldık, rutin akışını bozmak istemez misiniz? İşte tam bu noktada “olağan dışılık” devreye giriyor. Kısacası, olağan dışılık, bizlerin normlara aykırı davranması, alışılmadık bir şeyler yapması, rutini kırması, bir bakıma dünyaya farklı bir gözle bakabilmesidir. Ama tabii ki, bu kavramı sadece gözlemlerle açıklamak olmaz; biraz mizah ve yaratıcı bakış açıları da işin içine katılmalı, değil mi?

[color=]Olağan Dışılık: Sadece Çılgınca Bir Davranış Mıdır?

Olağan dışılık denince, akla ilk gelen şey genellikle garip davranışlar sergileyen bir grup insan oluyor. Ama biraz daha derine inelim; bu aslında sıradanlığa başkaldıran, kural tanımayan, alışılmadık bir bakış açısına sahip olma halidir. İşte tam da bu yüzden, olağan dışılık “çılgınca” bir şey yapmak değil, bazen sadece her şeyin ötesine bakabilmektir. İlla kafayı kırmanıza gerek yok; bazen sessizce oturup “Bir dakika, bu kadar sıradanlık neden?” diye düşünmek de olağan dışılıktır.

Mesela, bir yazar düşünün. Her gün yazmaya çalıştığı konuya dair ne kadar yaratıcı ve özgün olursa olsun, belki de herkesin bildiği bazı klişeleri sorgulamak, bazı alışılmış düşünce kalıplarını kırmak istiyordur. İşte bu, o yazarı olağan dışı kılar. Ya da belki bir bilim insanı, her gün laboratuvarında mikroplarla uğraşırken, bir anda bir kuantum teorisini sorgulayıp bambaşka bir boyutta düşünmeye başlıyordur. Bu da olağan dışıdır! Kısacası, olağan dışılık, sadece sıradışı olmak değil, bazen sıradanı farklı şekilde algılayabilmektir.

[color=]Toplumsal Cinsiyet ve Olağan Dışılığın Farklı Yüzleri

Biliyoruz ki, toplumda kadınlar ve erkekler bazen farklı şekillerde olağan dışı olurlar. Erkeklerin bazen “çözüm odaklı” ve stratejik yaklaşımlarıyla sorunları ele alması, kadınların ise “empatik” ve “ilişki odaklı” bir bakış açısıyla hayatın zorlayıcı anlarına yaklaşması, olağan dışılığın farklı formlarını oluşturuyor. Ancak, klişeleri kırmak gerek; her kadın mutlaka empatik olmak zorunda değil, her erkek de sürekli çözüm odaklı olmak zorunda değil. İnsanlar çeşitlidir ve olağan dışılık da her bireyde farklı şekillerde kendini gösterir.

Mesela, bir erkek arkadaşım var, her konuda bir çözüm arayan, pratik zekası yüksek bir adam. Ama tam da bu yüzden, bazen duygusal olarak derinlemesine bir konuşma yapmak yerine, “Hadi bu işi nasıl halledebiliriz?” diye geçiştiriyor. Ama işte burada, bazı insanlar ona “Olağan dışı” demek istiyor çünkü bir duygusal meseleyi çözümlemeye çalışmak, çoğu zaman onun başına işler açıyor. Öte yandan, ben tam tersine, bazen “Bir dakika, bunu nasıl hissediyorsun?” diye sorarak, bir insanın duygusal yönüne eğilmeyi daha olağan dışı buluyorum. Çünkü bazen çözüm değil, duyguya hitap etmek gerekir.

[color=]Bir Düşünce: Olağan Dışılık ve Sosyal Normların Kırılması

Olağan dışılığın toplumsal normlarla sıkı bir ilişkisi vardır. Kim, ne zaman, nasıl “olağan dışı” olabilir? Bunun cevabı toplumun beklentilerine ve kabul edilen kalıplara göre değişir. Örneğin, 20. yüzyılın başlarında bir kadının politikaya girmesi olağan dışı bir davranışken, günümüzde bu neredeyse sıradan bir şey haline gelmiştir. Toplumsal normlar değiştikçe, olağan dışı olmanın anlamı da değişir. Ama tabii ki, bu değişiklik her toplumda aynı hızla gerçekleşmez. Bazı toplumlar daha muhafazakarken, bazıları daha hızlı dönüşümler yaşar.

O yüzden, sosyal normları ve değerleri kırmak bazen “olağan dışılık” anlamına gelir. İnsanların sıradan yaşamlarına meydan okuyan, onları düşündüren, alışılmadık sorular soran, yenilikçi ve sıra dışı bireyler toplumları değiştirir. Ancak, olağan dışılık her zaman cesaret ister. Ne de olsa, herkesin bildiği bir şeyin dışına çıkmak bazen oldukça rahatsız edici olabilir. Ama bu rahatsızlık, çoğu zaman büyük değişimlerin habercisi olabilir.

[color=]Olağan Dışılık Bir Yöntem mi, Bir Yaşam Tarzı mı?

Olağan dışılık, bir yaşam tarzı haline gelirse, o zaman kişinin her şeyde bir farklılık, bir yenilik araması başlar. Mesela, bir insan sadece sıradışı olmak için her gün farklı bir şey yapmaya başlayabilir. Ama sadece sıradışı olmak için bu yaklaşımı benimsemek, gerçekten olağan dışı bir düşünce tarzı yaratmaz. Gerçek olağan dışılık, belki de hayatı biraz daha derinlemesine, farklı bir bakış açısıyla gözlemlemektir.

Bir arkadaşım, her sabah uyandığında mutlaka aynı kahve makinesini kullanmaya özen gösterirdi. Normalde pek kimse fark etmezdi ama o her sabah, kahve makinesine bakarak "Bugün farklı ne yapabilirim?" diye düşünürdü. Bazen, kahvesinin içine biraz farklı baharatlar ekler, bazen kahve türünü değiştirirdi. Kafesinin her gün farklı bir ruh haliyle değişmesi, bir bakıma onun olağan dışı yaklaşımını yansıtıyordu. Kendisini sıradanlıktan uzaklaştıran küçük bir şey, onun her gününü farklı kılıyordu.

[color=]Olağan Dışılığın Gücü ve Soruları

Olağan dışılık, çoğu zaman insanı zorlayabilir, hatta dışlanmasına bile yol açabilir. Ancak bu, toplumu dönüştüren, geleneksel kalıpların dışına çıkarak yeni bir bakış açısı oluşturan önemli bir özelliktir. Birçok alanda, sıradan düşüncelerin ötesine geçebilen insanlar, toplumu değiştiren yenilikçi fikirlerin taşıyıcıları olmuştur.

Peki, sizce olağan dışılık ne kadar önemlidir? Toplumda sıradan bir yaşam sürmek mi daha sağlıklıdır, yoksa sürekli yenilikçi ve alışılmadık bir yaşam tarzı benimsemek mi? Bir insan gerçekten olağan dışı olmak için ne kadar risk almalıdır? Yalnızca bir çözüm arayarak mı ilerleriz yoksa duygusal anlamda da düşünceleri bir araya getirerek mi gerçek anlamda farklılık yaratabiliriz?