İtere Etmek Nedir ?

Sevval

New member
**İtere Etmek Nedir? Bir Hikâye ile Anlatmak İstedim...**

Merhaba arkadaşlar,

Bugün sizlere, aslında çok basit gibi görünen ama duygusal açıdan derin izler bırakabilen bir olgudan bahsetmek istiyorum. Belki de daha önce duymadığınız ya da doğru anlamadığınız bir kelime olabilir: "İtere etmek." Bunu anlamak için sadece tanımları ya da teorileri incelemek yetmez; bazen gerçek bir hikâye, hissettiklerimizi daha net bir şekilde ortaya koyar. Ve ben de bugün, "itere etmenin" ne demek olduğunu, onun gerçek anlamını sizlere bir hikâye üzerinden anlatmak istiyorum.

Biliyorsunuz, forumda bazen bir kelime ya da bir davranış, çok daha fazlasını ifade eder. Ve bazen insanlara ne kadar yakın olursak, o kadar ağır yükler taşırız. Şimdi gelin, anlatacağım hikâyeye kulak verin. Belki siz de kendinizden bir parça bulursunuz. Kim bilir?

**Hikâyenin Başlangıcı: Bir Aşk ve İtere Etmek**

Melis ve Caner, uzun zamandır birbirlerini tanıyorlardı. Genç yaşlardan itibaren birlikte büyümüşlerdi, sanki birbirlerinin ayrılmaz bir parçası gibiydiler. Ancak son zamanlarda bir şeyler değişmeye başlamıştı. Melis, Caner’e karşı yoğun bir duygusal bağlılık hissediyor, fakat ona duyduğu bu sevgi, biraz da yük olmaya başlamıştı. Caner ise, sorunları çözme konusunda oldukça başarılıydı. O, her zaman stratejik ve mantıklı düşünür, her problemi adeta bir puzzle gibi çözmeye çalışırdı.

Bir gün Melis, Caner’e gözlerinde hüzünle baktı ve ona sormadan edemedi: “Caner, neden bazen bana yaklaşmıyorsun? Hissizleşmiş gibisin… Sanki beni bir kenara itiyorsun.”

Caner, bir an sustu. Bu tür bir soru ona hep zor gelirdi. Hemen bir çözüm üretme isteğiyle, mantıklı bir yanıt verdi: “Melis, seni seviyorum. Ama hayat bazen o kadar karmaşık oluyor ki, seninle doğru bir şekilde iletişim kurmak, o kadar kolay değil. İnsan bazen duygularını bastırmak zorunda kalıyor.”

Ancak Melis, Caner’in sözlerinde bir şeylerin eksik olduğunu hissediyordu. Caner’in çözüm odaklı yaklaşımı, ona ne kadar derin bir bağlılık hissettiğini göstermek yerine, bu bağlılığın biraz uzaklaştığını gösteriyordu. Caner, çözüm bulmaya çalışırken, Melis’in ihtiyacı olan duygusal yakınlığı tam anlamıyla vermiyordu. Ve tam o noktada Melis, Caner’in ona "itere ettiğini" fark etti.

**İtere Etmek: Duygusal Bir Boşluk ve Bir İhtiyaç**

İtere etmek… Bu kelime, birini sevdiğiniz halde, ona yakın olamayacağınızı hissetmek, ona bir duvar örmek gibidir. Bazen insanlar, çözüm odaklı düşünme ve pratik adımlar atma güdüsüyle, duygusal ihtiyaçları göz ardı edebilirler. İşte bu, tam da Caner’in yaptığı şeydi: O, her şeyi çözmeye çalışırken, Melis’in kalbinin derinliklerine dokunamıyordu.

Erkeklerin, özellikle çözüm odaklı düşünme eğiliminde olduklarını hepimiz biliriz. Caner, bir problemi en iyi nasıl çözebileceğini düşünürken, Melis’in duygusal açlığını ve onun empatik yaklaşımını gözden kaçırmıştı. Kadınlar bazen, sadece dinlenmek ve anlaşılmak isterler; bir çözüm değil, bir anlam. Melis, Caner’in duygusal mesafesini hissettikçe, ona karşı bir uzaklık duymaya başladı. Birlikte daha fazla vakit geçirmelerine rağmen, her geçen gün bir adım daha uzaklaşıyorlardı.

Melis, bir sabah, Caner’in yanında sessizce dururken, “Beni neden itiyorsun?” diye sordu. Bu soru, Melis’in içindeki büyük boşluğu anlatan bir çığlıktı. Caner, bir an sustu. Soruyu anlamıştı ama yine de ne diyeceğini bilemiyordu. Bir çözüm bulmak, ama Melis’i de duyumsamak arasında kalmıştı.

**Kadınların Empatik Yaklaşımı: İlgisizlik ve Duygusal Yoksunluk**

İtere etmenin belki de en çok kadınları etkileyen yönü, duygusal bir eksikliktir. Melis, yalnızca bir çözüm arayışında değildi; onun ihtiyacı olan şey, basitçe anlaşılmaktı. Kadınlar, bazen empati ve duygusal bağlar üzerinden bir ilişki kurmayı tercih ederler. Her çözümün, her adımın bir anlam taşıması gerektiğini savunurlar. Melis, Caner’in ona her zaman pratik bir çözüm önerdiğini, fakat içindeki duygusal boşluğu hiç hissetmediğini fark ediyordu. O, bir çözüm değil, bir anlam arıyordu.

Bazen çözüm bulmak, sadece bir kişiyi dinlemek ve onun duygusal ihtiyaçlarını anlamakla mümkün olur. Caner’in "itere etme"yi fark etmemesi, Melis’in duygusal açlığını göz ardı etmesiydi. Bu, bazen çok ince bir farktır. Bir insanı çözmeye çalışırken, onu duymadığınızda, o kişi kendini giderek daha yalnız hissedebilir.

**Sonuç: İtere Etmek, Birlikte Var Olmak Demektir**

Sonunda Caner, fark etti: Duygular, bir stratejiyle çözülmez. Bazen sadece birinin yanında olmak, onu duymak ve o anın içinde olmak yeterlidir. Melis, ona olan sevgisini, sadece bir çözüm arayarak değil, ona anlamlı bir bağ kurarak hissettirmeliydi. İtere etmek, duygusal mesafe koymak demekti. Ama birlikte olmak, bu mesafeyi yok etmek, anlamak ve hissetmek demekti. Ve en önemlisi, sevmek.

Hikâye burada bitti, ama belki de sorular, cevaplardan daha önemli. Sevdiklerimizi çözmeye çalışırken, bazen onlara duygusal olarak ne kadar yakın olduğumuzu sorgulamalıyız. İtere etmenin gerçek anlamını bulduğumuzda, ilişkiyi derinleştiririz. Peki ya siz? Sevdiklerinizin duygusal ihtiyaçlarını anlamak adına neler yapıyorsunuz?

Hikayemi beğendiyseniz, düşüncelerinizi paylaşmanızı çok isterim.