Emirhan
New member
Eti Gong’da Şeker Var mı? Bir Atıştırmalığın Kalbe Düşen Hikâyesi
Merhaba sevgili forumdaşlar,
Uzun zamandır yazmıyordum ama bu akşam elimde bir paket Eti Gong ile derin bir düşünceye daldım. Belki de bu sadece bir atıştırmalık değil, hayatın küçük detaylarında gizlenen büyük anlamların bahanesiydi. “Eti Gong’da şeker var mı?” sorusu, internette sayısız kez gördüğümüz basit bir gıda merakı gibi durabilir ama bugün size bunun çok ötesinde bir hikâye anlatacağım. Çünkü bazen bir paket cips, bir çayın yanında paylaşılan bir gülümseme kadar içimizi ısıtır.
---
Bir Akşam, İki Ruh ve Bir Paket Gong
O akşam Elif ve Mert, evin mutfağında karşılıklı oturmuşlardı. Saat gece yarısını geçmiş, dışarıda rüzgâr camlara usulca vuruyordu. Mert, bilgisayar başında çalışmaktan yorgun düşmüş, gözlüğünü alnına itmişti. Elif ise elinde Eti Gong paketini tutuyordu, parmakları paketin hışırtısıyla oynarken gözleri düşünceliydi.
“Biliyor musun?” dedi Elif birden. “Herkes bu atıştırmalığın içinde şeker var mı diye tartışıyor. Ama ben başka bir şey düşünüyorum... Acaba içimizdeki tatlılık da şeker gibi mi? Fazlası zarar mı, yokluğu eksiklik mi?”
Mert hafifçe gülümsedi. “Sen yine felsefe yapmaya başladın. Benim için mesele basit. Paketi çevir, içerik kısmına bak, biter. Stratejik yaklaşım, net sonuç.”
Elif başını iki yana salladı. “Sen hep çözüm odaklısın. Ama bazı şeylerin çözümü yazmıyor hiçbir paketin üstünde.”
---
Kadının Empatisi, Erkeğin Stratejisi
İşte tam da bu noktada fark ortaya çıkıyordu. Mert için mesele bir bilgi meselesiydi: “Şeker var mı, yok mu?” Cevap ya evet ya hayırdı. Ama Elif için mesele hislerin dengesiyle ilgiliydi. Çünkü o, her şeyde bir anlam arardı — hatta bir tuzlu atıştırmalığın bile duygusal bir tarafı olabileceğine inanırdı.
“Elif,” dedi Mert, “etikette yazıyor: içerik kısmında ‘şeker’ geçiyor ama bu tatlı anlamda değil, üretim sürecinde kullanılan türden bir bileşen olabilir. Yani aslında çok az.”
“Belki de hepimizde az biraz şeker vardır,” dedi Elif sessizce. “Kiminde doğallıkla, kiminde yapay tatla. Ama mesele miktar değil, tat bırakabiliyor muyuz insanlarda?”
Mert sustu. Onun bu cümlesi, Excel tablosuna sığmaz bir duygusallıktaydı.
---
Bir Cipsin Altında Saklı Hatıralar
O an Mert’in aklına çocukluğu geldi. Mahallede misket oynarken annesi mutfaktan seslenirdi:
“Mert, gel oğlum, sana Eti’den yeni çıkan bir şey aldım!”
O koşarak giderdi. Poşetin içinden çıkan her yenilik, hayatın küçük mucizesi gibiydi. Belki de o yüzden bugün bile markette yeni bir ürün gördüğünde içi kıpır kıpır olurdu.
Elif ise çocukken, annesi çalıştığı için sık sık yalnız kalırdı. Atıştırmalıklar onun arkadaşları gibiydi. Gong’un tuzlu taneleri arasında sanki o günlerin yalnızlığıyla mücadele eden küçük bir kız çocuğunun hikâyesi vardı.
“Belki de bu yüzden ben yemekleri hep duygularla bağdaştırıyorum,” dedi. “Çünkü onlar hep bana eşlik etti.”
---
Bir Soru, Bir Hayatın Özeti
Mert bir an durdu. “Yani diyorsun ki, bu şeker meselesi sadece içerik değil, içtenlik meselesi?”
“Tam olarak,” dedi Elif. “Birisi sana tatlı davranır, ama sahte bir tat bırakır. Diğeri seni tuzlu sözlerle eleştirir, ama kalbinde samimiyet vardır. Hangisi daha iyi? İşte o yüzden ‘Eti Gong’da şeker var mı?’ sorusu bana hayatı hatırlatıyor. Her şeyin içindekini anlamak için sadece okumak yetmez, hissetmek gerekir.”
Mert başını eğdi. “Belki de bu yüzden sen duygularınla dünyayı daha iyi anlıyorsun. Ben ise sadece çözüm buluyorum, ama bazen hiçbir şey çözülmüyor.”
Elif ona baktı, gülümsedi. “Bazı şeyler çözülmez, paylaşılır sadece.”
---
Tatlı mı Tuzlu mu?
Birlikte sessizce Gong yemeye başladılar. Her çıtırtı bir anıya karıştı.
Mert bir tane daha aldı. “Tuzlu ama hafif tatlı bir alt ton var sanki,” dedi.
Elif gülümsedi. “Hayat da öyle değil mi? En zor zamanlarımız bile bazen beklenmedik bir tat bırakır.”
O gece “şeker var mı?” sorusunun yanıtını tam bulamadılar belki ama, başka bir şeyi buldular:
Birlikte olmanın, paylaşmanın, aynı paketten atıştırmanın sıcaklığını.
---
Forumdaşlara Not: Sizin Tatlılığınız Ne Kadardır?
Sevgili forumdaşlar,
Belki siz de bazen bir ürünün içindekiler listesini okurken, kendi hayatınızı düşünüyorsunuzdur. “Benim içimde ne var?” diye sorduğunuz olur mu hiç?
Kimi zaman fazla şekerli, kimi zaman acı, kimi zaman ise tamamen nötr… Ama hep gerçek.
Benim için Eti Gong sadece bir atıştırmalık değil, hayatın dengesi gibi: ne tamamen tatlı, ne tamamen tuzlu. İçinde biraz şeker var evet — tıpkı bizde olduğu gibi, ölçüsünde. Çünkü fazla olunca zarar, az olunca eksiklik.
---
Son Lokmada Kalan Gerçek
Mert o gece son parçayı ağzına attığında dedi ki:
“Biliyor musun, Elif… Ben artık hiçbir paketi sadece içerik için açmayacağım. Bazen içindekileri anlamak, yazanları okumaktan daha fazlasını gerektiriyor.”
Elif başını salladı, sessizce gülümsedi. “Belki de o yüzden bazı tatlar sonsuza kadar kalıyor.”
---
Sevgili forumdaşlar,
Siz hiç bir yiyeceğe bakarken kendi hayatınızı düşündünüz mü?
Bir paket Gong’un içinde gizli duygularınız oldu mu hiç?
Yorumlarınızı bekliyorum… çünkü belki de hepimizin içindeki o küçük “şeker” aynı kaynaktan geliyor:
Biraz sevgi, biraz anı, biraz hayat.
Merhaba sevgili forumdaşlar,
Uzun zamandır yazmıyordum ama bu akşam elimde bir paket Eti Gong ile derin bir düşünceye daldım. Belki de bu sadece bir atıştırmalık değil, hayatın küçük detaylarında gizlenen büyük anlamların bahanesiydi. “Eti Gong’da şeker var mı?” sorusu, internette sayısız kez gördüğümüz basit bir gıda merakı gibi durabilir ama bugün size bunun çok ötesinde bir hikâye anlatacağım. Çünkü bazen bir paket cips, bir çayın yanında paylaşılan bir gülümseme kadar içimizi ısıtır.
---
Bir Akşam, İki Ruh ve Bir Paket Gong
O akşam Elif ve Mert, evin mutfağında karşılıklı oturmuşlardı. Saat gece yarısını geçmiş, dışarıda rüzgâr camlara usulca vuruyordu. Mert, bilgisayar başında çalışmaktan yorgun düşmüş, gözlüğünü alnına itmişti. Elif ise elinde Eti Gong paketini tutuyordu, parmakları paketin hışırtısıyla oynarken gözleri düşünceliydi.
“Biliyor musun?” dedi Elif birden. “Herkes bu atıştırmalığın içinde şeker var mı diye tartışıyor. Ama ben başka bir şey düşünüyorum... Acaba içimizdeki tatlılık da şeker gibi mi? Fazlası zarar mı, yokluğu eksiklik mi?”
Mert hafifçe gülümsedi. “Sen yine felsefe yapmaya başladın. Benim için mesele basit. Paketi çevir, içerik kısmına bak, biter. Stratejik yaklaşım, net sonuç.”
Elif başını iki yana salladı. “Sen hep çözüm odaklısın. Ama bazı şeylerin çözümü yazmıyor hiçbir paketin üstünde.”
---
Kadının Empatisi, Erkeğin Stratejisi
İşte tam da bu noktada fark ortaya çıkıyordu. Mert için mesele bir bilgi meselesiydi: “Şeker var mı, yok mu?” Cevap ya evet ya hayırdı. Ama Elif için mesele hislerin dengesiyle ilgiliydi. Çünkü o, her şeyde bir anlam arardı — hatta bir tuzlu atıştırmalığın bile duygusal bir tarafı olabileceğine inanırdı.
“Elif,” dedi Mert, “etikette yazıyor: içerik kısmında ‘şeker’ geçiyor ama bu tatlı anlamda değil, üretim sürecinde kullanılan türden bir bileşen olabilir. Yani aslında çok az.”
“Belki de hepimizde az biraz şeker vardır,” dedi Elif sessizce. “Kiminde doğallıkla, kiminde yapay tatla. Ama mesele miktar değil, tat bırakabiliyor muyuz insanlarda?”
Mert sustu. Onun bu cümlesi, Excel tablosuna sığmaz bir duygusallıktaydı.
---
Bir Cipsin Altında Saklı Hatıralar
O an Mert’in aklına çocukluğu geldi. Mahallede misket oynarken annesi mutfaktan seslenirdi:
“Mert, gel oğlum, sana Eti’den yeni çıkan bir şey aldım!”
O koşarak giderdi. Poşetin içinden çıkan her yenilik, hayatın küçük mucizesi gibiydi. Belki de o yüzden bugün bile markette yeni bir ürün gördüğünde içi kıpır kıpır olurdu.
Elif ise çocukken, annesi çalıştığı için sık sık yalnız kalırdı. Atıştırmalıklar onun arkadaşları gibiydi. Gong’un tuzlu taneleri arasında sanki o günlerin yalnızlığıyla mücadele eden küçük bir kız çocuğunun hikâyesi vardı.
“Belki de bu yüzden ben yemekleri hep duygularla bağdaştırıyorum,” dedi. “Çünkü onlar hep bana eşlik etti.”
---
Bir Soru, Bir Hayatın Özeti
Mert bir an durdu. “Yani diyorsun ki, bu şeker meselesi sadece içerik değil, içtenlik meselesi?”
“Tam olarak,” dedi Elif. “Birisi sana tatlı davranır, ama sahte bir tat bırakır. Diğeri seni tuzlu sözlerle eleştirir, ama kalbinde samimiyet vardır. Hangisi daha iyi? İşte o yüzden ‘Eti Gong’da şeker var mı?’ sorusu bana hayatı hatırlatıyor. Her şeyin içindekini anlamak için sadece okumak yetmez, hissetmek gerekir.”
Mert başını eğdi. “Belki de bu yüzden sen duygularınla dünyayı daha iyi anlıyorsun. Ben ise sadece çözüm buluyorum, ama bazen hiçbir şey çözülmüyor.”
Elif ona baktı, gülümsedi. “Bazı şeyler çözülmez, paylaşılır sadece.”
---
Tatlı mı Tuzlu mu?
Birlikte sessizce Gong yemeye başladılar. Her çıtırtı bir anıya karıştı.
Mert bir tane daha aldı. “Tuzlu ama hafif tatlı bir alt ton var sanki,” dedi.
Elif gülümsedi. “Hayat da öyle değil mi? En zor zamanlarımız bile bazen beklenmedik bir tat bırakır.”
O gece “şeker var mı?” sorusunun yanıtını tam bulamadılar belki ama, başka bir şeyi buldular:
Birlikte olmanın, paylaşmanın, aynı paketten atıştırmanın sıcaklığını.
---
Forumdaşlara Not: Sizin Tatlılığınız Ne Kadardır?
Sevgili forumdaşlar,
Belki siz de bazen bir ürünün içindekiler listesini okurken, kendi hayatınızı düşünüyorsunuzdur. “Benim içimde ne var?” diye sorduğunuz olur mu hiç?
Kimi zaman fazla şekerli, kimi zaman acı, kimi zaman ise tamamen nötr… Ama hep gerçek.
Benim için Eti Gong sadece bir atıştırmalık değil, hayatın dengesi gibi: ne tamamen tatlı, ne tamamen tuzlu. İçinde biraz şeker var evet — tıpkı bizde olduğu gibi, ölçüsünde. Çünkü fazla olunca zarar, az olunca eksiklik.
---
Son Lokmada Kalan Gerçek
Mert o gece son parçayı ağzına attığında dedi ki:
“Biliyor musun, Elif… Ben artık hiçbir paketi sadece içerik için açmayacağım. Bazen içindekileri anlamak, yazanları okumaktan daha fazlasını gerektiriyor.”
Elif başını salladı, sessizce gülümsedi. “Belki de o yüzden bazı tatlar sonsuza kadar kalıyor.”
---
Sevgili forumdaşlar,
Siz hiç bir yiyeceğe bakarken kendi hayatınızı düşündünüz mü?
Bir paket Gong’un içinde gizli duygularınız oldu mu hiç?
Yorumlarınızı bekliyorum… çünkü belki de hepimizin içindeki o küçük “şeker” aynı kaynaktan geliyor:
Biraz sevgi, biraz anı, biraz hayat.